Çirkin

Herkesin olduğu gibi benim hayat çizgimde de olayların gidişatını değiştiren ve dünya tarihi ile kıyaslandığında önem derecesi meçhul hayatımda yeni bir çağın başlangıcı sayılabilecek milatlar var. Misal Leonard Cohen konserini dinlemeden öncesi ve dinledikten sonrası, Robert A. Heinlein’nın Yaban Diyarlardaki Yabancı’sını okumadan öncesi ve okuduktan sonrası, tarih sayfalarında ilk sevgilim olarak kendini kayıtlara geçirmiş G..’yle birlikte olmaya başlamadan öncesi ve onu terk ettikten sonrası gibi. Son örnekteki zaman kaymasının sebebi ise aradan geçen yıllardan sonra bahsi geçen şahısla olan hatıralarımın gerçekliğini sorguluyor oluşum ki bu ilerleyen günlerde başka bir itirafnamenin konusu olabilir ama bugün üzerinde durmayalım.

Bu gecemize konu olacak milat ise bir İstanbul hikayesi ve de bir İzmir yüzleşmesi. Cezai ehliyetimi almama daha 5 ay vardı. Sadece yeni bir şehre taşınmakla kalmamış, yeni bir hayata ve hatta yeni bir kimliğe taşınmıştım. Okumaya devam et

İnadına yazmak..

Yazmak toplum icinde ciplak kalmakmisOn dört yaşındaydım. Teyzem o yıl bizim evde kalıyordu. Hafızamdaki teyzem, Müjde Ar’ın baş rolünü oynadığın Teyzem’den çok da farklı değil. Bir süredir elinden düşürmediği mavi ince bir kitabı okuyordu sürekli ve onun elinin değdiği her şey benim için bir arzu nesnesine dönüşüyordu. Türk Dili ve Edebiyatı dersleri dışında hiç şiir kitabı okumamıştım ben. Bir gün beni yanına çağırdı, kafamı omzuna yaslayarak uzandım yatağa ve bana Murathan Mungan’dan Yalnız Bir Opera’yı okudu. O şiirin içindeki dört mısra, hala benim yazabildiklerimden daha fazla beni anlatıyor.

Sonra tımarhanelerde tımar edilen ruhum, maskeler ve çiçekler biriktiriyordu, linç edilerek öldürülenlerin hayat hikayelerini de… Korsan yazıları, kara şiirleri, gizli kitapları ve açık hayatları seviyordu.

Bu gece ise bu mısralardan güç alarak, o sevdiğim hayatlar gibi, yıllarca yutkunduğum hatıralarıyla kendi hayatımı açıyorum. Okumaya devam et